Çinliler Ezelden Beri Teröristtir

08 Haziran, 2006

Çinlileri Kovup Doğu Türkistan'ı Özgürleştirelim !

Doğu Türkistan’ın normal haritası. Güney doğumuzda işgalci Çin devleti komşu olup, batıda Kaşgar doğuda Kumul’a kadar, kuzeyde Altaydan güneyde Çerçen ve Çarkalık’a kadar olan topraklarımıza saldırarak işgal eden Çinlileri tertemiz kovup atsak işte o zaman bizim özgürlük şafağımız atıp, vatanımız rengarenk çiçeklere bürünür. Halkımız hürriyete kavuşur, hakiki manada baht ve saadet bizlere de kapısını açar. Mücadele edelim, Çinlileri kovup Doğu Türkistan’ı özgür yapalım, bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyetini eskisi gibi tekrar kuralım! Günden güne daha da kudurmakta olan saldırgan Çinlilere karşı mücadeleye atılalım!
Aşağıdaki resim terörist Çinlilerin kendilerinin Doğu Türkistan’a yaptıkları saldırı, gasp ve terör suçlarını dünyadan gizleyerek “Bu topraklar ezelden beri bizimdi. Şimdilerde ise her tarafını kalkındırmaktayız.Onun için öncelikle her tarafını kazıp açarak zenginlik kaynağı keşfettikçe derhal çıkartarak Seddin içerisine nakletmezsek olmaz. Diyerek batılı devletleri, BM’ i, Dünya kalkınma bankasını aldatarak bu üst seviyeli çevre yolunu yapabilmek için faizsiz kredi aldılar.
Adaletten çok göz önündeki menfaatin daha önemli bir yer tuttuğu bu rezil dünyada saldırgan teröristlere dünya bankası faizsiz borç verdi. “Kalkınma için” verilen bu borç paranın bir kısmını Pekin’deki baş terörist Çinlilerin aileleri ceplerine attılar.Bir kısmını da Wang Leguen başta olmak üzere vatanımıza işgal, gasp, soygun, terör estirmek ve soykırım için gelen düşman büyükbaşları yediler. Bir kısmını da Seddin ötesinden vatanımıza yasal olmayan yollarla giren Çinliler, yol ve inşaat şirketleri kurarak yite kalka bitirdiler. Diğer bir kısmın da yine vatanımıza yasa dışı yolarla işgalci sıfatıyla giren Çinlileri işe yerleştirmek,yol polislerinin sayısını arttırmak ve düzene sokmak,soygunculuğa güvence vermek için halkımıza yöneltilen gözetlemeyi arttırmak gibi devlet terörizmi icra etme işlerine kullanıldı.

Siz Ürümçi ile Turfan arasına yapılan bu çevre yolunu görerek Bizim yurdumuzun yolları amma da harika olmuş!" diyerek sevinmekte acele etmeyin.
Bu yollar sizin ve bizim için değil, işgalci Çinlilerin işgal alanlarını genişletmek için, talan ve soy kırım faaliyetlerine hız kazandırmak için yapıldı. Bu çevre yolunun iki tarafına bakacak olursanız pervaneler görürsünüz. Bu pervaneler Davançing etrafında yıl boyunca rüzgar estirdiği için Çinli işgalciler talan için gelen Çinlilerin suç işleme ve yaşama ihtiyaçlarını gidermek için yapılan Rüzgardan elektrik üretme istasyonlarıdır. Bizim topraklarımızda ve gökyüzünde Allah tarafından çıkartılan rüzgarları da Çinli işgalciler sahiplenerek kendileri için hizmet ettirmektedirler.
Bu yolun kimler için yapılmış olduğunu anlamak için birkaç yerdeki köprüleri havaya uçurarak kaçıp gidelim. Bakalım o zaman Doğu Türkistan halkımı zarara uğrarmış yoksa Çinliler mi kendi talan etme faaliyetlerinin önü tıkandığı için etkilenirlermiş bunu açıkça görebiliriz.
Demir yolu da aynı, Nur Kabilde öyle! Bu yolları “Sinkiang’ı Kalkındırmak için yaptık” şeklindeki yalancılıkları ortaya çıkar ve “her millet halkının menfaati” denilen sözü “Çinliler” anlamında “her millet halkının bütün menfaati” denilen sözü de “Çinli işgalcilerin milli menfaati” olarak anlarsanız doğru anlamış olursunuz.
Turfan vilayetine bağlı Piçan nahiyesindeki camiden bir görünüş. Piçan -Turfan bölgesindeki büyük nahiye olarak kabul edilir. Çin saldırganları Piçan’ı işgal ettikten sonra Uygur Çiftçilerin toprak ve arazilerini, ev-barklarını sahiplenmenin dışında maden bölgelerini de sahiplendiler. Piçan sınırları içinde binlerce yerde petrol kuyuları açarak petrol ve doğal gazlarımızı da talan ederek Çin Seddi’nin ötesine (Çin’e) taşımaktadırlar. Turfan ’ın uzun lifli pamukları, üzümü, Kavunu ve sebzelerinden başka işgalci Çinliler, Petrol, doğal gaz, kömür,altın, demir, mermer, Potasyum nitrat(KNO3), Sodyum Nitrat(NaNo3) , Bor (element rumuzu B) toprağı başta olmak üzere 65 türlü maden zenginliklerimizi talan ederek Çin Seddinin ötesine taşımaktadırlar.
Turfan ’daki Petrol rezervi 1 milyar 575milyon ton, doğal gaz rezervi 365 milyar metre küp, Çinliler Turfan Petrol sahasından yılda 5 milyon ton petrol ve 500 milyon metre küp doğal gazımızı gasp ederek Çin’e taşıyorlar. Turfan ’dan Çinlilerin talan etmekte oldukları kali nitrat ve natri nitrat’a benzer madenler arasında dünyada 2. sırada gelmektedir. Bu kıymetli tuzların hepsini Çinli teröristler Çin Seddinin ötesine taşımaktadır! Turfan’daki kömür rezervi 13 milyon 400 bin ton olup, onu da trenlerle hemen her gün Çin’e götürmekteler.

Turfan şehrindeki camiden bir görünüş.

Turfan Uygurları uzak tarihimiz süresince kendi çapında medeniyetler oluşturmuş olup, bunların arasında mimari üslup’ta Turfan ’ın coğrafi alandaki özelliğini yansıtmaktadır.
Turfan vilayetinin Toksun nahiyesi sınırları içerisinde Uranyum madeni açmakta olan Çinli işgalcileri.
İli vilayeti Çapçal nahiyesinin güney doğusundan doğuya doğru uzanan Tanrıdağı sıra dağlarından (731, 734, 735.. olmak üzere numaralandırılan maden bölgelerinden) kömür, uranyum ve daha başka renkli metalleri gasp ederek atom bombası yaparak Lopnur nükleer deneme alanında 50’ye yakın sayıda atom denemesi yaparak Tarim vadisini merkez kabul ederek Orta Asya ve Tibet başta olmak üzere ekolojik dengesini ağır derecede bozarak halkımızın başına belalar gelmesine sebep oldular.
Geçen yıldan başlayarak Turfan’ in Toksun nahiyesi sınırları içinden uranyum madeni keşfederek bu uranyum madenlerini çıkartmaya başlamış olup, bu uranyumları işleyerek atom bombası yapını hızlandırarak Orta Asya ve dünyadaki bir çok devletleri tehdit etmek suretiyle işgal etmek ve böylece dünyada en başta gelen bir terörist devlet olmaya çalışmaktadır.

06.08.2005 tarihinde akşam saatlerinden başlayarak Turfan ’da 26 saat süreyle aralıksız yağmur yağması sebebiyle sel felaketi meydana gelmiş olup, Turfan vilayetinin Karahoca köyündeki 230 Uygur ailesinin ev-barkları ve ekili arazileri sel suları altında kalarak tarumar oldu. Tabii olarak bu sel felaketi sırasında genellikle Uygur aileler maddi zarara uğradığı için işgalci Çin hükümeti hiçbir şekilde yardım etmedi. Yüce Allah bizlere yardımcı olsun,Amin!

07 Ağustos 2005 günü Turfan ’da meydana gelen sel felaketi sırasında sele kapılarak yıkılan köprüden bir görünüş. Bu sel felaketi sırasında Çin’den vatanımıza ulaşan demir yolu çevre yolunun bir kısmı da yıkılarak işgalci Çinlilerin talan etme faaliyetlerinin hızını kesmiştir..

Selfelaketi sırasında evleri ve arazileri zarar gören Uygur çiftçi kadının kaygılı hali.
Uygur halkına felaketler hep ardı ardına geldi. Mihriban, şefkatli ve kadir Allah, ecdatlarımızın ve bizlerin bilerek yada bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı affet. Senin bizlere bahşettiğin bu mukaddes topraklardan seni kutsal kitabın Kuranı kerimi inkar eden, sana sığınan ve sana kulluk etmek için direnen Uygur,Kazak, Kırgız,Özbek, Tatar, Tacik olmak üzere Müslümanlara zulmederek katletmekte olan işgalci, kafir Çinlileri kovmak için cihad etmeyi nasip eyle. Kadir Allah her şey sana kolaydır. Mazlum halkımızın dualarını kabul et! Amin!

Turfan’daki Astana Asri mezarlığından çıkan 4 bin yıllık mumya.
Astana asri mezarlığı Turfan vilayetinin 40 km. doğusunda olup, eski İdikut şehrinin kuzey-batısına yerleşmiştir. Doğudan batıya 5 km, güneyden kuzeye olan genişliği 2 km.dir. Bu kabristan’a İdikut Uygur devletinin hakanları ve halk defnedilmiştir. İşgalci Çinliler utanmadan “Astana asri mezarlığı mumya ve cesetleri Çin’e aittir” diyerek var güçleri ile propagandalar yürütmektedirler. Çin JKP teröristleri “Bu kabristanlıktan bulunan mumya ve cesetlerin çoğu kısmı Çin’in, kalanlar Koşlar, Türkler, Hunlar ve yüksek arabalılar (Kangillar)’ın idi, demek oluyor ki, İdikut Uygur halkının temeli Çinli idi, her milletle beraber bir arada idi” diyerek insanın midesini bulandıran ve hiç bir mantığa sığmayan sahtekarlıklarla meşgul olmaktalar.
Aşağıdaki Çince internet sitesini açacak olursanız Çinli işgalcilerin ne diye saçmalamakta olduklarını görürsünüz.

Yalkundağ, Tanrı dağlarının torunu olup, 140 milyon yıl önce şekillenmiştir. Doğudan batıya doğru olan uzunluğu tahmini olarak 100 km, Güneyden kuzeye doğru genişliği ise 10 km.olup, en yüksek yeri 831 metre, deniz seviyesinden yüksekliği 500 metredir. Nemlilik oranı az, güneş ışığını oldukça çok güçlü alan, üstü düz, mineral terkibi kırmızı renkte olduğundan Uygur halkı onu Kızıl dağ olarak adlandıra gelmiştir. Yaz günleri Turfan bostanlıklarından Kızıl dağa bakacak olursanız tıpkı tavlanmış tandır gibi güçlü ışıltısının bütün dağ yüzeyine çarparak parlamakta olduğunu görürsünüz. Bu hadiseye göre halkımız bu dağı “Yalkundağ” olarak adlandırmıştır. Çinli işgalciler Yalkundağ’ın ismini Uygurlardan sorarak öğrenip “Hoyanşan”(Alev dağ) diyerek şimdilerde yabancılara vatanımıza saldırarak gelmekte olan Çinlilere ve Doğu Türkistan’daki gençlere “Hoyensen” şeklinde Çince isminin propagandasını yaparak bu dağı kendilerinin olarak göstermenin çabası içindeler.

03 Haziran, 2006

Doğu Türkistan Hapishanelerindeki Trajedi

Doğu Türkistan 1 milyon828 bin 418 Km kare yüz ölçümüyle 35 milyon müslümanın yaşadığı bir Türk yurdudur. Doğu Türkistan'ın halkını Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar Türkleri oluşturmaktadır. Doğu Türkistan'ın başkenti Ürümçidir. Doğu Türkistan Türkiyeden 1 milyon km kare geniş Türk toprağıdır. 1949. Yılı Aralik ayından sonra Çin komünist saldırganlarının işgalı altında zülum çekmektedir ve soy kırıma uğramaktadır.

Doğu Türkistan’daki Çalışma Birimleri (Bingtüen) hapishanesinde Uygurların canlı halde iken el ve ayaklarını keserek dondurucularda saklarlar. Canları istediğinde de, kızartma, haşlama veya türlü yemekler yaparak yerler. İçkilerine meze yaparlar. Onlar yalnızca karınlarını doyurmak için değil, zevk almak ve kendilerinin güçlü olduklarını ispat etmek için böyle davranırlar.

Çinliler hapse atılan tutuklular içerisinde, milli geleneklere bağlı, iyi eğitim ve terbiye almış, düşünen ve fikir sahibi olan, haklıyı- haksızı ayırt edebilen, Çinlilere, saldırgan, işgalci, haydut katil, terörist gözü ile bakan, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını, Doğu Türkistan halkının özgürlüğünü arzu eden, genç ve orta yaşlı Uygurları fevkalade vahşi usullerle işkencelere tabi tutarlar ve çok feci şekillerde öldürerek etlerini yerler. Organlarını organ mafyalarına satarak para kazanırlar. Vücudun kalan bölümlerini ise şehir dışındaki kırsal bölgelerde açtıkları çukurlara gömerler.

Böylesine soykırım, faşizm ve Çin terörizmini bölge Çin Komünist Partisi ve hükümete bağlı olarak numaralandırılan hapishaneler (1., 2., 3., 4., 5. …) bölge devlet güvenlik müdürlüğü (enchüenting) hapishanesi ve bütün vilayet merkezlerindeki hapishaneler ve nahiyelerdeki hapishanelerde olduğu gibi, Çin işgalcilerine karşı kolektif hareket eden, yada da hareket etme ihtimali bulunan Uygurları tespit ederek tutukladıkları anda yukarıda bahsettiğimiz hapishanelerin koridorlarındaki, kameralar kafi gelmediğinden derhal Bingtuen çalışma birimlerini gece boyunca hapishanelere taşırlar. Aynı geceden itibaren de facialı öldürme olayları başlar.
Geçen seferki hatıralarımızda anlattığımız gibi, Kaşgar vilayetindeki 3. Alaya bağlı hapishaneler arasında 2005 yılı içinde Uygurları bastırma ve sindirme hareketlerinde özel hizmetler ifa eden ve ödül alan hapishane sayısı 50’den fazladır. Söz konusu Çalışma Birimleri (Bingtuen) kendi bildikleri şekilde komünist Partisi adliye binaları, siyasi yasa komiteleri, yargı mahkemeleri, hapishaneler birliği, toplum güvenlik daireleri, Polis ve katil yetiştirme merkezleri, bağımsızlık ve adalet yolunda yürütülen haklı isyanları bastırma, aklı başında olan imanlı,inançlı, namuslu ve insani duygulara sahip olan Uygurları ve Kazakları istedikleri gibi tutuklayıp öldürmek için tesis edilmiş olup, onlar (Çinli işgalciler) kesinlikle Doğu Türkistan’a tavşan avlamak yada Doğu Türkistan’ı kalkındırmak için gelmemişlerdir.
Vatanımız içindeki ve dış ülkelerdeki bir kısım Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek kardeşlerimiz Türk milletinin hakiki tarihini okumak değil, Çin ve Rus işgalcileri tarafından yazılan sahte propaganda kitapları tarafından ele geçirilmiş olduklarından Doğu Türkistan’daki elinde silah olmayan Çinlileri düşman değil, “Günahsız zavallı Çinli işçiler” demekten utanmıyorlar. Daha da ileri gidenleri, dış ülkelerdeki bir Doğu Türkistan teşkilatı kendi programında: “Doğu Türkistan’daki Çinlileri kendi içinde barındıran bütün halklar gibi, milleti, dini inancı, ırkı, ne olursa olsun dünyanın nasıl baktığını umursamaksızın hepsinin de Doğu Türkistan’da yaşama hakkı var, Tren vagonları içerisinde her gün binlercesi kimsenin izni olmadan Doğu Türkistan’a gelen Çinlilerinde Doğu Türkistan’da var olmaya hakları var” şeklinde dünyaya beyanat vermişlerdir.

Doğu Türkistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yada dış ülkelerdeki Büyükelçilik veya Konsolosluklardan Doğu Türkistan vizesi almadan gelen bütün Çinliler bu gün fiiliyatta saldırganlık ve bir ülke sınırlarını ihlal etme suçlarını işlemiş olup, Doğu Türkistan’a girdikten sonra toprak, mal-mülk, zenginlik, hava ve su olmak üzere bütün ülke zenginliklerinden yasa dışı olarak faydalanma, Doğu Türkistan halkına zulmetme, kendilerinin teröristler güruhu olan ÇKP(Çin Komünist Partisi) ve işgalci, terörist askerlerinin himayesinde Uygurlar başta olmak üzere toprak sahiplerini tutuklayıp hapishanelerde işkence yaparak öldürmek, keyfi ölüm cezaları vererek kurşuna dizmek suretiyle öldürmek, Doğu Türkistan topraklarında atom denemeleri yaparak insan başta olmak üzere bütün canlıları zehirleyerek öldürmek ve çevreyi kirletmek gibi suçları birleştirerek değerlendirdiğimizde vatanımıza gelen her türlü Çinliye ölüm cezası vermek hafif gelir.
Vatanımıza yasa dışı olarak gelen Çinlileri işgalci ve ağır suçlu olarak görmeyen, onlarla dost olan, ayrılmayı göze alamayan Doğu Türkistanlı muhacirler ve Çin’in kölesi haline gelmiş kişilerimiz (Burhan şehidi, İsmail Ahmet,Tömür Davamet, Ablet Abdureşit, İsmayil Tilivaldi, Canabil, Hamidin Niyaz ve onlara benzeyenler ve de dış ülkelerde Çinlilere vasıta ve yardımcı olmakta olan bir kısım muhacirler) için Kengsu (Çince Gansu) bölgesindeki geniş say(eski türkçede nehir anlamında, geniş çöl gibi yer) lara büyük bir şehir inşa ediverip bu şehrin adını da “Katır Şehir”koysak. Bu şehir “milletlerarası barış” ve “Uluslar arası Enternesyonalizmin örnek bölgesi”, “Globalleşen dünya ekonomisinin deneme noktası”, “Saldırgan ve saldıtrıya naruz kalanların sarmaş- dolaş olarak iç içe yaşadığı alış-veriş şehri”, “Çinli ile Uygur, Çinli ile Kazakların bir arada yaşayabildiği, evlenebildiği, Uygur lokantaları ve Çin lokantalarında beraber oturarak yemek yiyip içki içtikleri ve birbirlerinin kadınları ile sarılarak dansedip eğlenebildikleri, dünyaya örnek olacak özel bir şehir yapıversek ne dersiniz? Çünkü onların da insan hakları var öyle değil mi?!
Çünkü Kengsu’da bin yıl önce “Kengsu-Köknur Uygur Hanedanlığı” (9-12. esir) devletinin toprakları olduktan sonra Doğu Türkistan’ın “Kengsu Katırlar Otonom Bölgesi” sıfatıyla müşterek bir devlet olsa uluslar arası yasalara ters düşen neresi var dersiniz? Bu otonom bölgeyi Doğu Türkistan’ın özel bir idari bölgesi veya şehri olarak nitelendirilebilir. Onların güvenliğini Doğu Türkistan ordusu sağlar fakat, başka işlerine karışmaz. İçkimi içer, dans mı eder, sokağa çırılçıplak mı çıkar, zinamı eder ne yaparsa yapsınlar. Fakat insan eti yemeye müsaade edilmez o kadar. Bu otonom bölgenin manevi özgürlük meselesine gelecek olursak, puthane, kilise, mescit, falungong ibadethanesi, komünizm ibadethanesi gibi yerlere izin veririz. ÇKP gibi dine itikat edenleri yakalayıp öldürmeyiz.

Uygurcadan Çeviren:Mehmet Emin BATUR (Allah razi olsun!)