Çinliler Ezelden Beri Teröristtir

22 Mayıs, 2006

Doğum Yasağı-Soykırım

Faşist Çin hükümeti Hamile olan Uygur kadını zorbalıkla yakalayıp hastaneye götürerek karnındaki çocuğunu alıyor.

Komünist Çin saldırganları Doğu Türkistan’a saldırdıkları 1949 sonlarından başlayarak milli ordu mensuplarını, savaşçıları, din alimlerini, din adamlarını, aydınları, vatanperver zatları, teşkilatçıları, saldırganlığa, müstemlekeciliğe ve zulme karşı duran, karşı durma ihtimali bulunan Doğu Türkistanlı Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek ve Tacik gibi Türk boylarının münevver gençlerini, arazi sahiplerini, gayrimenkul sahiplerini kamplara bölerek hapislere attılar. “Çalışma kamplarında ıslah”, “çalıştırma yolu ile eğitim” adı altındaki kamplarda bedensel güç gerektiren çok ağır işlerde çalıştırarak işkence yapmak suretiyle öldürdüler. Bazılarını da hapishanelerde insanlık dışı yöntemlerle icra edilen vahşice işkencelerle feci şekillerde katlettiler.

1950 yılından 2000 yılına kadar geçen 50 yıl zarfında saldırgan Çin hükümeti Doğu Türkistan’da 500 binden fazla kişiye siyasi tutuklu yaftası vurarak katliama uğrattılar.

Siyasi tutuklu oldukları için öldürdüklerinin anlaşılması durumunda uluslar arası kamuoyunda suçlu duruma düşebileceklerini düşünen cellat Çinliler 1988 yılından itibaren soykırımın yeni adını keşfederek, “Doğum konrolü”, “Doğum Yasağı” adlarını verdiler. O tarihten itibaren 2005 yılına kadar olan kısa sayılabilecek 10 küsur yıl içerisinde Doğu Türkistan’ın köy ve kasabalarında, “Doğum Kontrol merkezlerinde”, “Doğum Kontrol Merkezleri” ne ait Minibüslerin içinde olmak üzere 9 milyon Doğu Türkistanlı bebeği öldürmenin dışında sayısız annelere mecburi olarak kısırlaştırıcı ve düşük yaptracak ilaçlar içirerek hamile anne adaylarının bebeklerini katlettiler. Bebeklerin dünyaya gelişlerine adeta ilahi kudret değil de saldırgan Komünist Çinliler karar verir oldular.
Bebekleri anne karnında yada beşikte öldürme olayı Komünist Çinliler tarafından yasalaştırıldı. Öldürülen bebeklerin etini yemek te yasalaştırılmış olup, Çin yasalarında bu vahşeti önleyici hiçbir maddeye rastlanılmaz.
Askeri yayılmacı ve insanlık düşmanı olan Çinliler kendi devletindeki Çin vatandaşlarını öldürerek yemenin dışında, Doğu Türkistanlıları, Tibetlileri, Moğolları ve onların çocuklarını da öldürüp yemektedirler. Çinliler daha da kudurarak yakın zamanlardan beri Orta Asyada “Kazak Otonom Bölgesi”, “Kırgız Otonom Bölgesi”, “Özbek Otonom Bölgesi”, “Tacik Otonom Bölgesi”, “Afgan Otonom Bölgesi”, kurmayı; doğu Asyada “Japon Otonom Bölgesi”, Tayvan Özel idari Bölgesi”,”Tayland Otonom Bölgesi”, “Kore Otonom Bölgesi” kurmak için ciddi, ciddi hazırlıklar yapmaktadır. Daha sonraki planlarında ise, “Türkmen Otonom Bölgesi”, “Azerbaycan OtonomBölgesi”, “Türkiye Otonom Bölgesi” gibi bölgeler de oluşturmayı da düşünmekte olup, şimdilik bu planlarının adından çokça söz etmeksizin icra etme yoluna girmiş bulunmaktadırlar.
Saldırgan komünist Çin Hakimiyetinin bu kara niyeti Orta Asya ve doğu güney Asya bölgelerini de aşarak Amerika, Kanada ve Avrupa ülkelerine kadar da yayılmaya başlamış bulunmaktadır.
Kanada’nın yasal vatandaşı sayılan bir Uygur Özbekistan’a gidecek olsa işgalci Çin hükümeti Özbekistan hükümetinin başındakilere baskı yaparak söz konusu Uygur’u tutuklatabilmektedir.
Amerikan vatandaşı sayılan bir Uygur hanım efendi Türkiye’ye gitmek istediğinde işgalci Çin hükümeti Türkiye hükümetine baskı yaparak vize verdirtmemektedir. Geçen yıl da Amerika ve Avustralya vatandaşı olan Uygurlar Türkiye’ye ziyarete gittiklerinde işgalci Çinliler yine Türkiye’ye baskı uygulayarak hava alanından içeriye girmelerine izin verdirtmemiştir.

Komünist Çin hakimiyeti, Asya kıtasındaki kötü sıfatlı bir filizlenme olup, o kesilip atılmadıkça Asyada ve dolayısıyla dünyada barış sağlanamayacak, Asya halkı özgür olamayacak, Asya devletlerinde demokrasi ve adalet tesis edilemeyecektir.
Batı ülkeleri eğer devamlı olarak işgalci, katil ve terörist Çinlileri destekleyip onların işlediği ve işemekte olduğu insanlık suçlarına göz yumacak olursa, içinde bulunduğumuz asırda “Amerika Otonom Bölgesi’, Kanada Otonom Bölgesi“, Almanya Otonom Bölgesi, İngiltere Otonom Bölgesi gibi yeni Otonom bölgeler ve Pekin’e doğrudan bağlı bölgelerin ortaya çıkması muhtemeldir!!

Çin Mutfağından Bir Görüntü

Çinli teröristlerin mutfağının arkasındaki depo odasında parçalanmış insan etlerinden bir görüntü.
İnsani ahlâktan yoksun, hiçbir dini inancı bulunmayan görünürdeki maddi menfaatten başka hiçbir şeyi aklına bile getirmeyen inançsız Çinliler her türlü canlıyı yemekten çekinmezler. Aynen kendilerinin dedikleri gibi kanatlılardan olan uçaktan başka, dört ayaklılardan olan masa ve sandalyeden başka her şeyi zerre kadar tereddüt etmeden yerler.
Bazı haberlere bakıldığında Çin Fenler Akademisi bünyesindeki gıda araştırma bölümü yakında Doğu Türkistan’dan talan edip götürdükleri petrol ve kömür gibi organik maddeleri ham madde yaparak dünyada yeni bir yiyecek türü icat etmek için finansman ayırarak araştırmalara başlamışlardır.
Çinliler medeni bir millet oldukları için(!) başka insanların hiç kullanmadıkları gıdaları keşfetmek ve yaşamayı yeni teknikler geliştirmek suretiyle yoluna koymuş olup, geçen yıl Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Mekit nahiyesinde eşek sütü kombinası kurarak sayısız eşekleri orada toplyarak orada sütünü almaya ve satmaya başlamıştı. Bundan başka eşek eti, eşek derisi ve eşeğin bütün organlarından kurutulmuş et konserveleri hazırlayıp Çin pazarlarında piyasaya sürmüştür. Yukarıdaki mahsulatları uluslar arası pazarlara sürerekbu cihetteki boşluğu doldurmuş olduklarını övünerek ilan etmişlerdir. Bu haberi RFA’da yayınlamıştı.

Bu yıldan başlayarak Çin hükümeti özel meblağ ayırarak kedi eti, köpek eti, fare eti ve sansar eti konserveleri hazırlayarak uluslar arası pazarlardaki boşluğu(!) doldurarak piyasaya sürmeyi resmileştirmiş bulunmaktadır.

Çinli 'Kasap' Teröristler

Dünyadaki bütün canlıların etlerinden yemek hazırlayarak onu, Yüesey (Guandong kızartması) diye adlandırarak Çin lokantalarına satan Çinli teröristler sokaklarda yalnız dolaşan insanları yakalayıp götürerek Lokantalarının mutfaklarında çeşitli yemekler hazırlayarak satışa sunmaktadırlar. Çin hükümeti zaman, zaman bazılarını ifşa ederek cezalandırsa da çoğunluğuna göz yummaktadırlar. Çünkü Çinli yetkililerin bir çoklarının bu türden özel yemeklere düşkünlükleri biliniyor.Doğu Türkistanlı Uygur,Kazak, Kırgız büyükler dinlemeyen çocuklara "seni çinliler tutup öldürüp yerler, eve erken dön"-diye nasihat ediyor bile.

Çin Oldukça Büyük Uluslar Arası Bir 'Pazar' dır

Ayrıca ceninlerden ve çeşitli insan uzuvlarından hazırlanan ve Çin tababetinde kullanılan ilaçların bir çokları, Çin komünist partisi hükümranlığındaki emeğin ucuz, ulaşımın kolay, yabancı yatırımcıların yatırım yapma fırsatlarının çok olduğu söylenen, ayrıcalıklarla dolu bir uluslar arası Pazar olduğu iddia edilen Çin’de çokça bulunmaktadır.

Doğu Türkistan’dan Petrol, doğal gaz kömür, altın, gümüş bakır, demir, uranyum ve daha başka renkli metalleri, gıda, pamuk ve meyve gibi ürünleri canının istediğince talan ederek Çin’e hemen her gün tren ve her türlü motorlu nakliye araçları ve boru hatları ve uçaklarla taşımaktadır. Bu zenginliklerin asıl sahibi olan Doğu Türkistan halkını türlü şekillerdeki iftira ve yaftalamalarla tutuklayıp hapislere atarak toplu katliamlara uğratmakta ve katettiklerinin iç organlarını Çinli işgalciler kendileri ve aile fertleri çürüyen organlarının yerine nakletmenin dışında Çin’in içeri bölgelerindeki Çinli teröristlerin karanlık pazarlarında çok yüksek meblağlar karşılığında satarak para kazanmaktadırlar.
Çin oldukça büyük uluslar arası bir Pazar haline geldikten sonra dünyada kalkınan ve gelişen devletlerin yatırım yapmasını ve Çin’deki türlerine başka devletlerde rastlanmayan özel ilaç ve pahalı emtiaları, ucuz -pahalı olduğuna bakmaksızın her türlü Çin ürünlerinin satın alınmasını tavsiye edenler, gelecekte bizim gibi bir otonom bölge(!) haline gelsinler işe o zaman biz Doğu Türkistanlıların başına gelenleri daha iyi anlayacaklardır.

Zalim Kavimin Helakı

Ching Sülalesini kurarak Çin milletine 300 yıla yakın bir süre (1644-1912) hükümranlık yapan Mançurlar, Çinlilerin insan eti yeme adetlerine 'saygı' göstererek ve onlara selahiyet vererek kullandılar. Böylesi ağır zalimliklere ve vahşete müsamaha gösteren Mançu milleti 1912 yılından itibaren o Çin milleti tarafından kanlı bastırılmalara maruz kalarak yarım asrı biraz geçkin bir süre içerisinde yer yüzünden yok edildi. Ancak, sadece Mançu ismini yaşatabilen fakat, Mançu dilini bilmeyen, Atalarının Mançu yazısı ile yazıp bıraktıkları mektupları okuyamayan, kendilerinin milli örf ve adetlerini bilmeyen az miktardaki Mançu nüfusu, tıpkı hayvanat bahçesinde muhafaza edilen ve nesli tükenen hayvanlar misali mevcudiyetlerini sürdürüyorlar… Eğer biz şu andaki uykumuzdan bir an evvel uyanarak Allah’ın emrettiği tarihi borcmuzu eda etmez isek, yakın bir gelecekte Mançular gibi bir akibete uğrayabiliriz. (Allah korusun, Amin!)

Ching Sülalesi Devrinde de Böyleydi

Cing sülalesi devrinde Çinli memurlar insanı diri halinde sevdiği yerini kesip alıyorlardı ve pişirip yiyorlardı. Zamanımızdaki komunist Çinliler de ayni an'anesini devam etmektedir.

Ching sülalesi (1644-1912.yıllar) devrinde de Çinliler insan eti yeme an’anesini devam ettirmiş olup, işte bu devirde Kaşgarya (Doğu Türkistan) ya saldırarak işgal ettiler. 1884 yılında Kaşgarya’ yı igal ettikten sonra 1886 yılında mübarek vatanımızın ismini „Shinjiang“ (Yeniden işgal edilmiş olan sınırlar tarafındaki toprak- anlamında) şeklindeki hakaretli isme dönüştürmüşlerdir.

Kaşgariye (Doğu Türkistan) o tarihlerden itibaren Çinli işgalci teröristlerin müstemlekesi haline gelmiş olup, Doğu Türkistan halkı Çinlilerin zulümlerine mahkum olmuşlardır. Yakup beyin askerlerini katliama uğrattıktan sonra Çinliler Kaşgairiye halkını vahşice işkencelere tabi tutarak zulmün en şiddetlisine maruz bırakmışlardır(Çocuk dahil 200 bin Uygur Türk'ü katliam etmiştir). Bizlerin, tarihin bu karanlık bölümünü asla unutmamamız gerekir.

Çin'in Doğu Türkistan Türklerine Davranışı

İşte bu komunist Çin'in Doğu Türkistan Türklerine davranışı.

Çin hükümeti dini inançlara, özellikle de İslam dinine inanan Doğu Türkistan Müslümanlarını, Tanrıdan kendisinin, ailesinin, yurtaşının, kardeşinin, kendi halkının ve insanların huzurunu ve baht-saadetini dilemeyi gönlüne yerleştirmiş, ya da ibadet etmiş olanları vahşice cezalandıragelmişlerdir.
Yasa dışı dini unsur, yasa dışı dini faaliyet, radikal dinci, adaletperver, hakkaniyetçi, hırsıza karşı olma fikrinin propagandasını yapan, hırsızı evden kovup çıkartma, hayduta hak ettiği cezayı verme, Ruhen sağlam unsur, İmanı kamil unsur, kendi vatanına Çinli saldırganların gelişini istemeyen unsur, gelmiş olan Çinli hırsızları, katilleri ve aile fertlerini evden kovup çıkartmayı planlayan unsur… gibi kesin karar ve tedbirleri kullanarak, hırsızlık, haydutluk, canilik, pislik,rezillik, arsızlık, bozgunculuk, insanlıktan çıkma, dünyayı aldatma, suçsuz kişileri öldürerek susturma…. Gibi suçlar işlemeye devam etmektedir. Şimdi bizin ne yapmamız gerekir? Konuşursak dilimiz kesiliyor, hareket etsek el ve ayaklarımız kırılıyor, düşündüğümüzde "ideoloji sahasındaki bölücü" olmakla suçlanıyoruz. Öldürüleceğimiz günü bekleyip yatalım mı? Müzik ve folklorda usta olduğumuza göre düşmanların karşısında iyi oyun ve müzik maharetlerimizi sergilersek, gönül eğlemekle meşgul olarak bizleri öldürmeyi unuturlarmı?
Yada daha sonraki eğlecelerimizde gerekli olabilir diyerek bizlere acırlarmı? Biz daha kaç yaşımıza kadar yaşayacağız? Ölmeyecekmiyiz? Allah katında hesap vermeyecekmiyiz? Kahraman ecdatlarımıza ne cevap vereceğiz? Gelecek nesillerimize hangi mirası bırakacağız? Bizde (en azından) adaleti koruyacak ruh yokmudur?

Komunist Çin'in 'Sert darbe vurma' Hareketi Görüntüsü

Çin işgalcılarinin Doğu Türkistanda yürütmekte olduğu 'sert darbe vurma' hareketi-devlet terörüyle ayni görüntü.

İşgalci Çinlilerin Doğu Türkistan’da her yıl yürütmekte olduğu ve sert darbe vurma hareketi olarak adlandırdıkları hareket vasıtasıyla milli bölücü, yasa dışı dini unsur, terörist, Doğu Türkistan Güçleri, İdeoloji sahasındaki bölücü, Partiye Karşı Unsur, Dini Radikal Unsur, Devleti Parçalama girişiminde bulunan Unsur, Çinlileri sevmeyen Uygur, Çinlinin talanlarına karşı çıkan Uygur, Çinlilerin canilikletine karşı baş kaldıran Uygur…..Şeklindeki yaftalamalarla ellerinde silah bulunmayan; hırsıza, hayduta, gaspçıya, katile karşı söz , hareket yada düşünce içinde olan ve olma ihtimali bulunan Uygurları vahşilerce katledegeldiler. Bunu BM. Amerika, Avrupa… İnsan Hakları Teşkilatları, Amnesty(Uluslararası Af Örgütü)….gibi, adaletperver, erksever, demokrasiyi koruyup kollayan, düşünme, fikir beyan etme ve gösteri yapma özgürlüklerini kesinlikle himaye eden devletler, gerçekleri bilmezlikten ve görmezlikten gelmektedirler. Ayrıca, ev sahipleri olan ezilenlerin, zulüm çekenlerin ve katliama uğrayanların hayatta kalan kardeşlerinin açıklamalarına, şikayetlerine, yardım taleplerine ve bu taleplerin yer aldığı basın ve yayın organlarının konu ile ilgili yaptıkları yayınların güvenilirliğine kefalet etmemiz gerektiğini ileri sürerek „İspat et“, „delil getir“ diyerek eğlenmelerine bakıyorlar.
Yine bunların hepsinin de kendi devletleri, kendi ordusu veyayın organları bulunmasına rağmen Doğu Türkistan’a görevli gödererek Çinlilerin hapishanelerini, hapihane içinde canlı ve ölü olarak gömdükleri insanların bulundukları yerleri görmeyi, kanlı kıyımlara ait resim ve görüntü kasetleri hazırlamayı da hiç bir zaman düşünmediler.
Bu söz konusu devlet ve teşkilatlar uluslar arası toplantılarda konu Doğu Türkistan olduğunda Çin hükümetinin hatırını yapmak için, o noktadan teğet geçmeyi alışkanlık haline getirdiler…Eğer BM. Teşkilatının başkanının, yada ABD Başkanı Bush’un kızını Çinliler yemiş olsalardı onlar ne yaparlardı? Bunlardan da, Çinlilerin öldürüp yedikleri kızlarının resmini ve sesini delil olarak getirmelerini istemek gibi bir vurdum duymazlık sergilenirmiydi?

Çin Komunist Partisi İnsan Haklarını İyileştirmektedir

Komünist Çin hakimiyeti bebek öldürmede dünya şampiyonu oldu. Her gün sayısız bebekleri acımasızca ve vahşice öldürmekte olduklarını Allah biliyor. Şehir, dağ ve bütün kırsal kesimlere kadar hamile kadınların izlerini sürerek yakalayıp onların karnındaki bebeklerini öldürerek anne ve babaları kahrederken, diğer taraftan da çok ağır para cezalarına çarptırarak onları sefalet girdabında boğmaktadırlar.
Öldürdükleri bebekleri ise hastane çöplüklerine ve moloz yığınları içine atmalarının dışında Çin lokantalarında Çin yemeği yaparak yemektedirler. Bütün bunlara rağmen Çin hükümeti „İnsan hakları ile ilgili iyileştirmeler ve reformlar yapıyoruz, Partimizin demokratik yapılanmasını güçlendiriyoruz, halkımızı maddi ve manevi yönden seviyesini yükseltiyoruz“ diyerek dünya medyasına yalan ve sahte propagandalar yapmaktadırlar.
Bu resim Çinlilerin demokrasi ve insan hakları anlayışına çok benziyor.

Yumuşak pişsin diye

Bebek etini yumuşak pişsin diyerek suda uzun süre bekletmektedirler. Ne kadar akıllı ne kadar çalışkan bir millet bu Çinliler !